Dil Araştırmalarında Açık Bilim Üzerine Kısa Bir Not ve Lisansüstü Bir Ders Modülüne Dair Bazı Gözlemler
Yayınlandığı tarih: 03/06/2021Bu yazının İngilizcesine Berkeley Initiative for Transparency in the Social Sciences (BITTS) Blog’dan ulaşabilirsiniz.
Açık Bilim hareketi bilimsel çalışmaların nasıl daha açık, şeffaf, yeniden üretilebilir ve tekrarlanabilir hale getirilebileceği ile ilgili tartışmaları teşvik etmiştir (ilgili okumalar için buraya bakınız). Bu tartışmalar başlangıçta psikoloji, kanser biyolojisi, ekonomi gibi belli disiplinler kapsamında gerçekleştirilmiş ancak günümüzde dil araştırmaları da dahil diğer birçok alanda yaygınlaşmaya başlamıştır. Dil araştırmaları felsefe, psikoloji, sosyoloji ve biyoloji gibi alanlarla yakından ilişkili olduğundan dil araştırmacıları olarak bizler de bu alanlardan pek çok şey öğrenebiliriz. Örneğin, dil araştırmalarının bazı alt alanlarında (örn. sesbilgisi, tümce işlemleme) tekrar çalışmalarına yönelik çağrılar ve tekrar çalışması girişimleri olmuştur. Ayrıca, ön kayıt gibi bazı pratiklerin dil araştırmalarının bebek çalışmaları, varsayım odaklı ikidillilik çalışmaları ve uygulamalı dilbilim gibi farklı alt alanlarına nasıl uygulanabileceğine odaklanan pek çok makale yayımlanmıştır.
Türkiye’de de açık bilimi teşvik etmek için YÖK ve TÜBİTAK tarafından çeşitli girişimler yapılmıştır. Bu girişimler bunlarla sınırlı olmamakla birlikte üniversitelerde açık bilim ve açık erişimle ilgili farkındalık yaratma aktivitelerinden sorumlu komitelerin oluşturulması, açık erişim ve açık ders materyallerinin teşvik edilmesi gibi faaliyetleri içermektedir. Tüm bunlar bizi, Berkeley Initiative for Transparency in the Social Sciences (BITTS) tarafından sağlanan Catalyst Grant desteğiyle lisansüstü öğrenciler için bir ders modülü tasarlamaya teşvik etti. Modülün amacı, özellikle araştırmalarını dilbilim alanında yürüten lisansüstü öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda, yaygın olarak karşılaşılan sorunlar ve önerilen çözümleri içerecek şekilde açık bilim konusunda farkındalık oluşturmaktı. Akademide henüz yolun başında olmaları ve kendi araştırma pratiklerinin yanı sıra yerel araştırma kültüründe de (örn. laboratuvarlar, araştırma grupları) değişiklikler yapma potansiyelleri bulunması sebeplerine dayanarak, modülde lisansüstü öğrencilere odaklanma kararı aldık. Modüle katılan lisansüstü öğrenci grubu, dil edinimi, dil işlemleme, kuramsal dilbilim, söylem analizi, derlem ve dil eğitimi çalışmaları gibi dil araştırmalarının birçok farklı alt alanı ile ilgilenen 28 araştırmacıdan (14 yüksek lisans ve 14 doktora öğrencisi) oluştu.
Açık bilimin dil araştırmacıları için nispeten yeni olduğu düşünüldüğünde, katılımcıların farkındalık düzeyinin düşük olmasını bekliyorduk. Bu sebeple, öğrencilere ilk olarak tekrarlama krizi ve akademik suistimal vakaları gibi açık bilime zemin hazırlayan durumlar tanıttık. Dahası, araştırmacı serbestlik derecesi ve sakıncalı araştırma uygulamalarının dil araştırmalarına özgü örneklerini yansıtan senaryolar geliştirdik (materyaller için buraya bakınız). Ardından ön kayıt, ön baskı, yeniden üretilebilir iş akışı, veri ve materyal paylaşımı dahil olmak üzere önerilen çözümler üzerine bir oturum düzenledik. Öğrencilerden aldığımız tepkiler oldukça olumluydu. Daha önce bu tartışmalardan haberdar olmadıkları için katılımcılar bu oturumlardan çok şey öğrendiklerini belirttiler. Buna ek olarak, bazı sakıncalı araştırma uygulamaları hakkında bilgiler vermek (örn. sonuçları öğrenip hipotez kurmak), masum bir şekilde bu tür uygulamalarda yanlış bir şey olmadığını düşündüklerinden öğrenciler için oldukça aydınlatıcıydı.
Olası çözümler ile ilgili oturum, bu modülün eğitmenleri olarak bizler için oldukça bilgilendirici oldu. Öncelikle katılımcılarımızın araştırmalarında açık bilim araçlarını ve pratiklerini kullanmaya istekli olup olmayacağından emin değildik. İkinci olarak ise, mevcut açık bilim araçlarının ve pratiklerinin, öğrencilerin yöntemsel olarak oldukça çeşitlilik gösteren araştırmalarına nasıl uygulanacağı konusunda da kararsız kalmıştık – 15 öğrenci ağırlıklı olarak nicel yöntemler, 9 öğrenci nitel yöntemler ve 4 öğrenci karma yöntemler kullandığını belirtti. Ancak modülün sonunda neredeyse hepsinin çözümleri kendi araştırmalarında kullanma ve meslektaşları ve öğrencileriyle paylaşma konusunda hevesli olduklarını görmek güzeldi.
Ön kayıt ve veri paylaşımı, öğrencilerde belki de en çok endişe uyandıran açık bilim uygulamaları oldu. Katılımcılarımızdan bazıları, ön kayıtın derlem çalışmaları (bir derleme dayanarak dil ile ilgili hipotezleri test etme) ve nitel araştırmalar için uygun veya yararlı olup olmayacağından emin değildi. Neyse ki öğrencilere çeşitli araştırma türlerinde ön kayıtın öneminden bahsedip onları nitel çalışmalara özel bir ön kayıt şablonuna yönlendirebildik. Veri paylaşımı açısından ise, bazı öğrenciler, katılımcıların hassas bilgilerini ifşa etmeden verilerini nasıl paylaşılabilir hale getireceklerine dair endişelerini dile getirdiler. Ayrıca veri paylaşımına ilişkin diğer etik konular ve yasal kısıtlamalar hakkındaki endişelerini paylaştılar. Bu endişeler üzerine konuşurken her veri paylaşımı durumunun kendine özgü olduğunu vurguladık. Dolayısıyla her duruma kurallar, düzenlemeler ve kurumların etik kurullarına danışarak özen gösterilmesi ve paylaşım öncesi artı ve eksilerin ölçülüp tartılması gerektiğinden bahsettik.
Tüm bu endişeler bizi etik komitelerin de katılımıyla bilhassa dil araştırmalarında veri paylaşımı üzerine tasarlanmış kapsamlı bir eğitime acil ihtiyaç olduğu konusunda ikna etti. Gelecek projelerimiz için belki nitel çalışmalar üzerine de bir oturum içeren daha ileri seviye bir modül tasarlamayı planlıyoruz. Bu sırada, dil araştırmaları alanında çalışan diğer öğretim elemanlarını modülümüzün materyallerini kullanarak açık bilim tartışmalarını sınıflarına taşımaya davet ediyoruz. Ayrıca geri dönüt ve önerilerinizi bekliyoruz!